Probiyotik kelimesi latince de ”yaşam için”anlamına gelmektedir. Probiyotikler bağırsaklarımızda doğal olarak bulunan faydalı mikroorganizmalardır aslında. Zararlı canlıların bağırsak duvarlarına tutunmasını engelleyen probiyotikler, bağışıklık sistemimizi güçlendirerek bizi bazı kanser türlerinden korurken, kolesterol ve şeker dengesinin sağlanmasında, gaz, şişkinlik, hazımsızlık sorunlarının giderilmesinde en büyük destekçilerimiz arasındadırlar. Depresyona yakalanma meylinin azaltılmasında da arı gibi çalışan probiyotiklerin, son yapılan çalışmalarda obezite ile ilgili savaştan da galip çıkmamız için uygun zemini hazırlamakta oldukları tespit edilmiştir. Yani şişmanlığın düşmanı olan probiyotik zengini besinler ile obeziteden korunup, kilo almayı engelleyebilirsiniz. İşte tam da bu nedenlerle probiyotik gücümüzü arttırmamız şart. Nasıl mı? dediğinizi duyar gibiyim. Buyrun beraber göz atalım neler yapabileceğimize;
Günlük beslenmenizde yoğurt ve kefir’e yer açın.
Yapılarında bulundurdukları pek çok yararlı bakteri sayesinde sindirim sistemimizi koruyan, temizleyen yoğurt ve kefir tüketiminizi düzenli hale getirmeniz bağırsaklarda ki probiyotik gücünüzü arttırarak kilo verme hızınıza hız katacaktır.
Prebiyotik besin tüketiminizi arttırın.
Vücudumuzda ki yararlı bakterileri arttırmanın bir diğer yolu da onları doğru beslenmektir. İşte probiyotikleri besleyen bu besinlere prebiyotik besinler denir. Bunlar arasında; lahana turşusu, şalgam, sirke, boza, tarhana, taze bezelye, enginar, pırasa, yer elması, muz, elma, nektarin, karpuz, nar, kuru-baklagiller, tam tahıllar(arpa,çavdar,buğday,yulaf) soğan, sarımsak gibi yiyecekler vardır. Bu besinleri günlük beslenmenize ilave etmeyi unutmayınız.
Yavrularınızı anne sütü ile besleyin.
Anne sütü hem prebiyotik hem de probiyotik özelliğe sahip çok kıymetli bir besindir. Yapılan çalışmalar bebekliğinde anne sütü alanlarda ilerleyen yaşlarda daha az obezite olduğunu göstermiştir. İşte tam da bu nedenle bebeklerinizi emzirmeyi ihmal etmeyiniz.
Aşırı et ve et ürünlerini tüketmekten uzak durun.
Beslenme aslında bir denge işi. O denge bozulduğunda aşırılıklar devreye girdiğinde, sağlığımızda riske girer. Çok fazla miktarlarda ve sıklıkta tüketilen et ve et ürünleri bağırsağımızdaki iyi bakterilerin azalmasına kötü bakterilerin artmasına neden olur. Tamamen hayatınızdan eti çıkarın demiyorum ancak miktarı ve sıklığı konusunda dikkatli olmanızda fayda olduğunu belirtmek istiyorum.
Şeker tüketimine dikkat edin.
Şekerli besinler probiyotik özelliğe sahip iyi bakterilerin sayısında azalmalara neden olur. Bu durum bozulmuş bağırsak florası anlamına gelir ve dolaylı olarak obezite içinde zemin hazırlayan bakterilerin çoğalması da kaçınılmaz olur. Yani bağırsak floranızı korumak ve obeziteye yakalanmamak için şeker ve şeker içeren besinlerden kaçının ve mutlaka etiket okuyun.
Enerji dengesi,iştah kontrolü ve karın içi yağlanmada bağırsak florsı bakterilerinin önemli rolleri vardır. Sağlıklı vücut ölçülerine sahip olmak için günlük beslenmenize prebiyotik ve probiyotik besinleri ilave etmeyi unutmayınız.
Bunu biliyormuydunuz?
Anne sütü probiyotik yapıya sahip mucizevi bir sıvı aslında. Peki anne sütünü arttıran besinler neler acaba?
- Çemen otu
- Rezene, anason
- Sarımsak
- Koyu yeşil renge sahip olan sebzeler(ıspanak,pazı,dereotu,kuzu kulak…)
- Kabak (balkabağı ve yeşil kabak)
- Yulaf, bulgur
- Kuruyemişler(ceviz,fındık,badem,yer fıstığı)
- ..